25 Ağustos 2010 Çarşamba

Defne'nin doğum hikayesi

Türkiye'de doğum denince akla önceden planlanmış sezaryen doğum geliyor ne yazık ki..Normal doğum yapabilmek için mücadele etmek gerekiyor sistemle. Tabii bu kadar medikalleşmiş bir ortamda normal doğuma cesaret edebiliyorsanız..Yine de son dönemlerde umut verici gelişmeler oluyor. Sevgili Elif'in Pozitif Doğum Hikayeleri sitesi,Doum oluşumu Açık Radyo'daki Doum programı,Dr.Hakan çoker'in calışmaları,geçenlerde yayınlanan Şebnem Susam Sarajeva'nınDoğal Doğuma Doğru adlı kitabı...
Çorbada benim de tuzum bulunsun. Defne'yle Derin'in doğum hikayelerine bu blogda da yer vermek istiyorum. Önce Defne'nin hikayesi gelsin o zaman.



Eşimin işi dolayısıyla ben 26 haftalık hamileyken İngiltere’ye yerleştik. Buradaki sağlık sistemi Türkiye’dekinden çok farklı. Hamilelik süresince kadın doğum uzmanları yerine ebelerle görüşüyorsunuz. Sadece, bir problem olması halinde sizi doktora yönlendiriyorlar. Hamilelik normal seyrediyorsa bütün hamilelik boyunca sadece 12. ve 20. haftalarda ultrasona giriyorsunuz. Doğumları da yine ebeler yaptırıyor, doktorlar bir komplikasyon halinde olaya dahil oluyorlar. Önceden kararlaştırılmış sezaryenle doğum çok çok nadir. Sezaryen, anne ve bebek için gerçekten gerekli ise başvurulan bir çözüm.


Biz de buraya geldikten sonra buradaki sağlık sistemine dâhil olduk. Hamileliğim normal seyrediyordu, ben de normal doğum istiyordum. Buradaki hastanede suda doğum seçeneği olduğunu da duyunca çok sevindim. Suda doğum fikri bana her zaman çok ilginç gelmişti.

Hamileliğimin son haftalarında doğumun gerçekleşeceği hastanede aktif doğum kursu aldım. Hastanede normal doğum bölümünün haricinde bir de “evden eve” diye adlandırılan bir bölüm var. Burası gerçekten bir ev odası gibi dekore edilmiş. Hastane atmosferinden çok daha sıcak. Bu odalardan biri de suda doğum için havuzlu. Suda doğum yapabilmek için en az 37 haftalık hamile olmanız gerekiyor. Ağrı kesici olarak kullanılan epidural bu ünitede yok, pethidine kullanırsanız havuzda doğuramazsınız, bir de “gas and air” (entonox) dedikleri bir ağrı kesici var, sadece onu kullanabilirsiniz.

Bütün bu bilgilerin ışığında hamileliğimin 38. haftasına gelmişken, bir gün nişan geldi. Artık doğumun yakında olacağını biliyor, vücudumun vereceği tüm sinyallere dikkat etmeye çalışıyordum. Üç gün sonra, gece tuvalete kalktığımda suyumun gelmekte olduğundan şüphelendim. Sabah hastaneyi aradım, bana saat 11.30 için randevu verdiler. Sancım yoktu. Yine de ne olur ne olmaz diyerek hastane çantamı yanımda götürmeye karar verdim. Baktım çanta çok ağır, bebeğin eşyalarını çıkardım. Doğum başlarsa, eşim eve gelir bunları getirir diye düşündüm. Bu arada, eşim işyerinde, ben tek başıma taksiye atlayıp hastaneye gittim. Randevum saat 11.30’da ama bana sıra geldiğinde saat 12 olmuştu. Ebe tansiyonumu ölçtü, NST’ye bağlandım. Her şey normaldi. Henüz sancılarım başlamamıştı. O yüzden ebe bana eve gitmemi, gece boyunca hiçbir şey olmazsa, ertesi sabah 8’de gelmemi söyledi. Suyum patladığı için enfeksiyon riski olabileceğini, doğum kendi kendine başlamazsa suni sancıyla doğumu başlatmak durumunda olduklarını belirtti. Biz bunları konuşurken saat 14.30 oldu ve ilk kez çok şiddetli bir sancı hissettim.

Eşim ertesi gün şehir dışında olacaktı. İngiltere’de de yakın akraba ya da arkadaşımız olmadığı için ebeye hastanede kalabilir miyim dedim ama kabul etmedi. Bu arada, ebe benim İngiltere’de hiç ultrasona girmemiş olduğumu fark etti ve bana ultrason için acil bir randevu alacağını söyledi. Plasentanın düşük olup olmadığına bakılması gerektiğini söyledi. Onun sonucuna göre ya eve gidecektim ya da hastanede kalacaktım. Saat 15.40 için bana bir randevu ayarlandı.

Ben beklerken sancılarım arttı ve çok şiddetlendi. Eşimi arayıp durumu bildirdim ultrasondan çıkınca gelip hastaneden beni almasını rica ettim. Beklerken sancılarım o kadar arttı ki, o halde bekleme odasında oturmak istemedim. Bana başka bir yer göstermelerini rica ettim,ne yazık ki kabul etmediler. Beklerken nefes egzersizleri yapıp sancıları hafifletmeye çalıştım. Saat 16.00’da sıra bana gelmişti. Odaya girip koltuğa uzandığımda artık çok rahatsızdım. Doktor alelacele baktı ve “Doğum başlamış” dedi! Hemen doğum bölümünü aradı ve bir ebe gelip beni tekerlekli sandalyeyle doğum ünitesine götürdü. Bu arada, ben tekrar eşimi arayıp doğumun başladığını, hemen gelmesi gerektiğini söyledim.

Doğum bölümünde benle ilgilenecek olan ebeyi görür görmez hayal kırıklığına uğradım. Çok genç ve tecrübesizdi. Doğum öncesi kursta ebe, yanımızda sıcak su torbası bulundurmamızı, torbanın sancıların acısını azaltacağını söylemişti. Ebeden torbayı doldurmasını rica ettiğimde “Eşiniz gelince o doldursun, sizi yakmak istemeyiz” dedi ve gitti! Bu arada, bana bir üşümek geldi, tir tir titriyorum. Neyse ki eşimin işyeri hastaneye çok yakın, hemen geldi. Sıcak su torbasını doldurdu. Masaj yapıyor bana, destek oluyor. Çok üşüdüğümü söyleyince, ebe, banyoyu kullanabileceğimi söyledi ve gidip küveti hazırladı. Küvete girdim ama biz eşimle ikimiz yalnızız. Ne doktor var yanımızda, ne hemşire, ne ebe. Sancılarım çok sık geliyor. İlk doğumum olduğu için durumu değerlendiremiyorum, ebe de hiçbir yorum yapmıyor. Ancak çağırdığımızda gelip sorularımızı yanıtlıyor. Ben henüz doğumun çok başlarında olduğumuzu düşünüyorum. Herhalde bütün gece böyle geçecek diye düşünüyorum. Sancılarım çok kuvvetli. Bir noktada, artık normal doğumu hiç düşünmeyenleri, hemen sezaryen ya da epidural isteyenleri anladığımı düşünüyorum.

İtme dürtüsü geliyor. O noktada artık banyodan çıkıp odaya dönmeye karar veriyoruz eşimle. Bebek oracıkta doğsa kimsenin haberi olmayacak!

Ebeden vajinal muayene yapmasını rica ediyorum. Açılmanın kaç santimetre olduğunu bilmek istiyorum. Çünkü bu şekilde onumu göremiyorum. Herhalde 5-6 santim olmuştur diyorum. Eşim “ya sadece 1-2 santim ise, moralin bozulursa?” diyor. Hayır, ben bilmek istiyorum. Ebeyi çağırıyoruz, muayene etmek istemiyor. “Şimdi bir kere bakarsak, her dört saatte bir bu işlemi yapmamız gerekir” diyor. “Olsun” diyorum “yapın, çünkü ben bilmek istiyorum.” Nihayetinde ebe kabul ediyor: 9 santimetre!

“Ama ben havuzda doğuracaktım!” diyorum. “Tamam, sizi oraya transfer edelim ama belki vakit yetmez havuzu hazırlamaya, bebek her an doğabilir”diyor. Deli olmak işten değil.

Neyse ki havuz hazırlanıyor. Saat 19.15’te havuza giriyorum.

Artık o “evden eve” bölümündeyim. Buradaki ebeler daha farklı. Hemen doğum planımı okuyorlar. Ortam güzel ve sakin, doğum planımda arzu ettiğim şekilde ışıkları kısıyorlar. Dinlemek istediğiniz bir müzik var mı diye soruyorlar. Teşekkür ediyorum, sadece sessizlik istiyorum, tamamen doğuma konsantre olmak istiyorum. Cesaretlendirici, yüreklendirici, şefkatli ebeler. Sıcak su çok iyi geliyor bana. Artık entonoks kullanıyorum. Bu, bir çeşit gaz, içinize çekiyorsunuz ve bir rahatlama veriyor. Kontrolü tamamen sizin elinizde, hiçbir yan etkisi yok. Entonoksu da çok seviyorum!

Sonunda ebe bebeğin kafasının göründüğünü söylüyor. Yakında doğacak bebeğimiz. Bir kaç kuvvetli ıkınmadan sonra dünyalar güzeli bebeğim, miniğim, Defne’m doğuyor. Saat 20.02.

Hiç ağlamıyor. Çok yumuşak bir geçiş yaptı bu dünyaya.

Bebeğimi sudan kendi ellerimle çıkarıyorum. Doğum anında çok duygulanıp ağlarım sanıyordum ama hiç ağlamadım. O kadar mutluydum ki… Eşim gözyaşlarına engel olamıyor. Biz artık bir aileyiz ve bu güzel doğum bizi birbirimize daha çok yaklaştırıyor.

Ebeler hemen bir havlu getiriyorlar bebek üşümesin diye. Yaklaşık yirmi dakika kadar anne-kız havuzda oturuyor, dinleniyoruz. Bebeğimize bakıyoruz eşimle. Sonra havuzdan çıkıyoruz, kordon kesiliyor. Ebeler çok cesur olduğumu, ikinci doğumu evde yapabileceğimi söylüyorlar. Kendimle gurur duyuyorum.

Bebek için hiçbir şey yok yanımızda! Her şey o kadar hızlı gelişti ki, eve gidip getirmeye fırsat olmadı. Ebeler Defne için giysi getiriyorlar.

Defnecik, ellerini kafasına koymuş doğarken, o yüzden epeyce yırtık var. Dikiş yapılması gerekiyor. Dikişlerden sonra ebeler bana duş alabileceğimi soyluyorlar. Nasıl yani? Ben şimdi kalkıp yürüyebilir miyim? Tek başıma banyo yapabilir miyim? Evet, yaparsın diyorlar. Aaa, sahiden de yürüyebiliyorum, hiçbir şeyim yok, yorgunum ama kendimi çok iyi hissediyorum.

Latife Tekin çok sevdiğim yazarlardan biridir. Onunla yapılan bir söyleşide okumuştum. Kendisi doğum yapacağı zaman, annesi ona, “Doğum anı çok büyülü bir an, sakın ama sakın o anı kaçırma” demiş. Bu beni çok etkilemişti. O anı kaçırmayı hiç istemiyordum, bebeğimin doğuşunu gözlerimle görmek, bilfiil şahit olmak, doğumda aktif rol almak istiyordum.

Gelen her sancıyla, bebeğime daha çok yaklaştığımı düşünmeye çalıştım. İlk doğumlar genelde uzun sürüyor. Defne ise 5,5 saatte doğmuştu. Doğumun ilk bölümü istediğim gibi gitmedi, herhalde o ebe ilk doğumum olduğu için, işlerin bu kadar hızlı ilerleyeceğini tahmin edemedi. Ama sonrası çok güzeldi, gerçekten büyüleyiciydi.

Suda doğum, Türkiye’de yaygın bir uygulama değil, keşke olsa diyorum. Hamilelik bir hastalık değil, doğum da operasyon gerektiren bir olay değil. Hamileliğimin sonlarına doğru gittiğim aktif doğum kursu ve Sheila Kitzinger’ın The New Experience of Childbirth adlı kitabını ben çok faydalı buldum. Sonuçta kadın vücudu doğum yapmaya müsait. Bunu bu şekilde görüp kabul etmenin de doğumu kolaylaştırdığına inanıyorum. Evet, zordu ama dayanılamayacak bir acı değildi doğum sancısı.

Herkese sağlıklı ve kolay doğumlar diliyorum!

9 yorum:

  1. bu hikayeyi pozitif doğum hikayelerinde de okumuştum. şimdi de aynı heyecanla okudum. doğuma dair okuduğum her yazıda benim gözlerim resmen sulanıyor...
    o kadar güzel bir mucize ki! mutlu-mesut, güle-oynaya, sağlık ve neşeyle, huzurla, güzelliklerle büyütün miniklerinizi...

    sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. ben bu hikayeleri okuyup okuyup ağlayacağım herhalde. hem yaşadığınız muhteşem tecrübe beni duygulandırdığı için hem de bunu yaşama şansım ikinci seferde de elimden alınmış olacağı için.

    YanıtlaSil
  3. Nzn,
    darisi basina.
    Yasemin,
    dun de dedim ya Turkiye'de cok zor ne yazik ki.Hem evine yakin dogal dogumcu doktor bulacaksin hem SSV dogumu destekleyecek,senin durumun daha da farkli.Ama dur bakalim belli mi olur,dualarim seninle inan ki..Size uzak ama Elif'in doktorunu mu denesen bir de,Elif gecenlerde onun SSVD yaptirdigini yazmisti.Bir de SSVD yahoo grubu varmis,ordan da belki isine yarayacak birilerine ulasabilirsin.

    YanıtlaSil
  4. SSVD yahoo grubu az once baska birseye bakarken karsima cikti, buraya da yazayim ilgilenen olursa diye dusundum.
    http://health.groups.yahoo.com/group/ssvd/
    Burda yani Belcika'da bir arkadasim SSVD yapti, dogumu ve sonrasi da cok rahatti.

    YanıtlaSil
  5. seninle birlikte ben de deli oldum valla, neyse bekleme odasinda dogurmamissin,, sonrasi cok guzel gecmis ama, dogumu simdiye dek hep bir korku masali gibi dinlemistim, senin gibi birkac kisi sayesinde mucize olarak dusunuyorum artik, algilarim tamamen degisti,, :)

    YanıtlaSil
  6. Heyecanla okudum MUCİZE değil de nedir bu...

    YanıtlaSil
  7. Merhaba!
    Ben Hollanda'da yasiyorum, buradaki sistem de Ingiltere'nin aynisi. Sadece 12. ve 20. haftalarda ultrason var, butun isler ebelerle yuruyor,cok az test yapiliyor. Ozellikle genetik bir hastalik varsa, sizin ebelere soyleyip onlari teste yonlendirmeniz gerekebiliyor.
    Defne'nin dogum hikayesinden cok etkilendim, cok duygulandim. Ben de suda dogurmak istiyorum, umarim burada da bu uygulama vardir ve dogumum sizinki gibi kolay gerceklesebilir. Su anda 24 haftalik hamileyim, daha var doguma.. :)
    Bizimle paylasiminiz icin tesekkurler.

    YanıtlaSil
  8. Merhaba Flicker,
    darisi basina, bebegini saglikla kucagina alman dilegiyle :)

    YanıtlaSil
  9. Facebook'tan aliskanlik olsa gerek, 'like'i aradim bir an..:)
    Insallah! Cok tesekkurler!

    YanıtlaSil